Ne zamandır küçük insanlar hakkında yazmak istiyorum. Küçük de olsa onların da hayatları var. Akvaryumda yaşayan bir balığın büyük / küçük ayrımı ne olabilir ki?! Akvaryum onun için umman.
Askerdeyim. Askerliğimi kısa dönem olarak Denizli’de yaptım. Ömrümün en uzun 8 ayı orada geçti.
İlk 1 ay kısa dönemler bir aradaydı. Sonra farklı bölüklere birer ikişer dağıtıldık. Ben topçu oldum. Topçularda bölüğe batarya deniyor.
İlk topçu olduğumda bize normal nöbet yazmadılar. Tuvalet nöbeti. 🙂 50 şer kişilik karşılıklı iki koğuş var. Ortada bir masa. İki kişi orda oturuyoruz.
Öğretmen olduğum için çoğunlukla hocam diye hitap ediyorlardı. Beraber nöbet tuttuğum çocuğun adını hatırlamıyorum. Hocam diye başladı lafa…
– Hocam sen ilk okulda mı ortaokulda mı çalışıyorsun?
+ Lise
– Kızlar da var mı?
+ Var
– Hımm…
Sonra sazı aldı eline. Bu çocuk köyde yaşıyormuş. Askerlik dışında hiç şehir merkezine gitmemiş. Gördüğü en büyük yer köyünün bağlı olduğu ilçeymiş.
Bu çocuğun dedesi öldükten sonra babası ve amcası tarla paylaşımı yüzünden ihtilafa düşmüşler. Çok büyük kavgalar olmuş. Hatta bir keresinde jandarma gelmiş. Falan filan.
Bir saatten az olmamak kaydıyla amcasının ve babasının kavgasını anlattı. Tarlaların yerlerini, değerlerini, köyün adetlerini, muhtarı dinledim. İyi bir dinleyiciyimdir. 🙂
O çocuğun akvaryumu da köyüydü. Amcası, amcasının çocukları da olunca yüzecek alan daralmış olmalı ki bu kadar dertlenmişti. Kim bilir şimdi ne yapıyor? Belki uğruna kavga ettiği tarlaları bırakmış, şehre göçmüştür. Büyük denizdeki küçük balıklardan biri olarak hayatına devam ediyordur. Kim bilir.